10 Kasım Atatürk Haftası

10 Kasım Atatürk Haftası" Kapsamında Kompozisyon Yarışmasında ilçe 1.olan 11/A sınıf öğrencimiz Diyar DUMLU'nun ''Rengimiz ATATÜRK''adlı Kompozisyonu

                                                     RENGİMİZ ATATÜRK

Topraklarında her rengi yaşatan ülkemin güzel insanları... Siz hiç şahit oldunuz mu delici, deryalara uzanan bir çift mavi gözün büyüsüne? Peki ya güneşten parlak, göz kamaştıran sarıya şahit oldunuz mu bir saç telinde? Peki hiç hissettiniz mi toprak renginin, yaprak yeşilinin köklerimize uzanan sıcaklığını?

Evet değil mi? Evet... Kendisiyle hiç tanışmamış olan koca bir neslin, öylesine tanıdık, öylesine coşkulu cevabı evet... Çünkü her birimizin ruhuna işleyen rengin adı Atatürk. O renklere hayat veren, o renkleri yaşatan, koruyan koca bir çınar Atatürk.

Atatürk'ün öyküsü "beyaz"ın öyküsüne benziyor aslında. O bir ülkenin beyazı oldu, diğer bütün renkler gibi biz de ondan can bulduk, kendimizi, rengimizi, ışığımızı bulduk. Her birimizde bir parçası olması da bundan, birlik olduğumuzda onun sureti olmamız da... Bazen Çankaya Köşk'ünde kesilmemesi için şiddetle karşı çıktığı bir ağacın yeşili, bazen "güneş ufuktan doğmadan" önceki alacakaranlık, bazen Anafartalar'da bir ateş hattındaki alev kırmızısı, bazen Conkbayırı'nda göğsündeki saate çarpan şarapnel grisi... Bizi biz yapan her şeyin, her ışıltının ta kendisi.

Peki ya bugün? Bugün günlerden 10 Kasım. 10 Kasım bu yüce milletin hangi rengiydi? Hepimizin aklına ilk olarak kömür karası, acı bir siyah geldi değil mi? Zaten Atamızı bizden ayıran gün başka nasıl tarif edilirdi ki? Fakat o istemezdi bir gün bile karanlığa düşmemizi, bir gün bile karamsarlık içinde, yas içinde olup istikbale giden yoldan uzaklaşmamızı. Bizi öyle görse çatmaz mıydı hemen o altın sarısı kaşlarını? O değil miydi bizlere "Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır." diyen, bizleri emaneti "Cumhuriyet" ile hiçbir zaman yalnız bırakmayan? Hiç gider miydi sonsuzluğa Türklerin Atası, elini çeker miydi evlatlarının üzerinden? Çekmezdi, çekmedi de. Çünkü O'nu görmek demek yüzünü görmek demek değildi.

7'den 70'e bu eşsiz ülkenin her neferi bazen bir çocuk gülüşünde, bazen bir buluşta, bazen eşsiz bir gökyüzünde Atasının izlerini taşıyor. Bugün 400 yıllık olan çınar kesilmesin diye Yalova Köşkü'nü yürüten Ata'nın evlatları değil miyiz biz? İşte tam da bu yüzden onun tüm renkleri bizimle... Onu görmeden anladığımız, yaşattığımız fikirleri, hissettiğimiz duygularıdır Atamızın renkleri. Her zaman umutla dolu, hayat dolu, ışıl ışıl, parlak zihinlerimiz, geleceğimiz. Daima O'nun yolunda, O'nun ışığında... 400 yıllık çınardan, 100 yıllık Cumhuriyet'e.

07.11.2022 367